12 Temmuz 2011 Salı

BU TER, TERTEMİZ OLMAMIZI SAĞLAR MI?

Çok sinirliyim sayın okur. Fena üzgünüm. Okumaya ısınırken not1 verip 'not1= ilk önce yazının sonundaki 2 ve 3 no'lu notları okumanızda fayda var.' hatırlatma servisini devreye sokuyorum.


benim bu sürecin herhangi bir noktasından kesin olduğum bir nokta yok ama kaosun ilk gününde yazdığım şu soruların cevabını bilemeyişim beni üzüyor.

1-Mahmut Özgener, o koltuktan neden bu kadar kolay pes etti?
2- kulüpler Fener formasıyla bildiği bir insanı nasıl bu kadar çabuk benimsediler?
3- bütün yıl şike imalarında bulunan yöneticiler neredeler?

sonrasında...
4- kulüpler birliği hepimiz kardeşiz türküsüne nasıl bu kadar bağlı olabiliyorlar?


Çok sinirliyim sayın okur. İçim bir türlü soğumuyor. Çok sinirliyim sayın okur futbolumuz bu kadar kirli olduğu için, ülkemizde olmalarından gurur duyduğum bazı ailelerin; zaman zaman ülkemiz yurt dışından kredi alırken bize kefil olan büyük ailelerimizin şuan ‘bu işi, bu seferlik kapatalım.’ stratejisinde oldukları için, ve bu stratejilerini bırakın Türk mercilerine, Avrupa’ya bile sindirmeye başladıkları için, aslında sırf prestijimiz uğruna bu kokuşmuşluğu kapatmaya çalıştıkları için, voleybola yani spora gerçek katkı veren Aydınlar’ın utanmaz tavır ile ‘yola devam, merak edilecek bir şey yok.’ dediği için, ben BEŞİKTAŞLI olarak geçen sene sırf spora gönülden katkı verdi diye, sırf birkaç küçük kız çocuğu voleybola daha fazla ilgi duydu diye, sırf final four’un Türkiye’de oynanmasına yardımcı oldu diye, sırf bu küçük ama dev emeklerini kupa ile süsleyemedi diye Aydınlar'a üzüldüğüm için sinirliyim.


Üzgünüm sayın okur. Ciddi anlamda çok üzgünüm. Senelerdir aldığım kombinemin yanındakilerin, arkamdakilerin, önümdekilerin, karşı tribünlerdekilerin bugün yaşadığımız ihtimallere kızıp küfür etmelerine kızdığım için üzgünüm… sinirliyim…

Şimdi benim eskiden kızdığım insanlara ceza verip seyircisiz oynama kararı verecek- veren abiler. Eski sayın insanlar, eski abiler, eski spor sever yöneticiler… hala çocuklarımızla maça gelelim mi? Hala çocuklarının futbolcu olmalarını isteyen aileler olsun mu? Çocuklarımızı hanginize emanet edelim?

Size sadece sporu emanet ettik. Ulan spor bu ya. Spor… altı üstü spor. Sağlıklı yaşam. Deşarj olmuş bir beden. Daha kullanışlı bir beden ihtimali.

Sizin kirletmiş olmamanız veya olmanız, eskilerin size kir bırakmış olması mazeret mi? 1000-10000 kişiye iş sağlamanız sizi hala saygın yapar mı? Ortalama bir çekirdek aile hesabıyla 4000-40000 kişiye yaşam bütçesi vermeniz veya verdiğinizi sanmanız sizi iyi yapar mı?

Siz karakter yönünden zayıf kalmış, ahlaksızlığı çok takmamış bir medeniyetin dünya’ya liderlik yaptığını gördünüz mü? Okudunuz mu? İşittiniz mi?

Siz Çin’in, Hindistan’ın en az 20 yıl dünyada en dik başlı olanlar olarak gezineceklerini ama hiçbir zaman dünya lideri olamayacaklarını bilen hatta en iyi bilen hatta ilk bilenlerdensiniz. Neden? Ahlaksızlık oluşlarından. Neden? Rüşveti resmiymiş gibi yaşatmalarından.  Şike ihtimali var, mafya ihtimali var, güç gösterip haksız kazanç ihtimali var. Kötü ihtimaller var eski sayın insanlar...  Şimdi nasıl olur da bu ihtimallerden ıslak okul koridoru paspasıyla temizleneceğimizi ima edersiniz?

Farkında olduğunuz üzere çok sinirliyim sayın okur. Hatta sinirin üzüntüyle harmanlanmasının sonucu benim sayın okur.

En kötü yazımı belki en dağınık yazımı yazdığımın da farkındayım ama bu sadece 'uman' olma durumu her yere saldırmama neden oluyor.

Sayın okur. Bu olay ilk patladığı günde sinirli ve üzgündüm ama dün olanlardan sonra çok daha fazla kötüyüm. çünkü hükümet olaya gerçekten dahil oldu. Ne oldu temiz ellere? Ergenekon, Balyoz dosyalarında küçük kılları peruk fabrikası yapmayı başaran hükümete? Şimdimiz, futbolumuz, deniz fenerimiz neden tam ters rayda? Bu ideolojik temizlik mi? Bu ahlaklı mı? Başbakan balkondan sende benim vatandaşımsın derken bu kategorize etmelerin içinde miydim dışında mı? Başka bir lider başka bir balkondan konuşursa yine beni kategorize etmeyecek mi?


Bayanlar baylar. Birileri temizlik iyidir mesajını ülkemizin burnuna dayadı. Ama hala iyiliğimiz için mi yapıyorlar? Bilemiyorum. Ama bu ülkede sadece ‘uman’ olmak zoruma gidiyor.  Anlıyorum ki SAYIN OKUR… bizi yönetenler sanarak biz ise umarak yaşıyoruz. Hangimiz daha çok kandırılıyoruz? Bilmiyorum…

dün yahu dün... artık iyice salak yerine konulduğumuzu anladığımız o ntvspor yayını. GS üniversitesinin bilmem ne bölümü bilmem nesi sayın hukukçunun açıklamaları. sayın bayan ne dediyseniz haklıydınız. hukuk için ne dediyseniz haklıydınız ama hiç gerçeklerden bahsetmediniz ki? hiç süreç hızlanmalı yoksa ne kesecek parmak kalır ne de övülecek parmak kalır demediniz ki parmağınızı anlık yalarken.

bir GS Üniversitesi falancası çıkıp Fener haklı demesi sizce bize neyi anlatıyor. fair play? ebedi dostluk? sadece hukuk?

Son olarak sayın okur… Dünden o büyük temizlik gününe kadar, bu sürecin kıyısında parmağı olan kimse çıkıpta insanlık imasıyla dolaşmasın, Türkiye’de futbol iyidir demesin, çocuklarınızla maça gelin demesin ve ne olur ‘ben aslında neler biliyorum da konuşamıyorum.’ culara itibar edilmesin…  

Sözün özü sayın okur, mağdur spor sever… O temiz güne kadar futboldan emekliyim. Beşiktaş’ımın gerçekten temiz olduğuna inanıyorum ki en ufak şüphem olursa, tarihi, nedeni ne olursa olsun kendi takımımın temizliği için severek yanarım. yandığım kazanımın odunu olmaktan şeref duyarım.

Yanalım sayın okur. hepimiz konuşalım, hepimiz eteğimizdeki, tarihlerimizdeki taşları dökerek yanalım. ya da boş verelim. yada en sansürlü kafamızla bir siktir et sigarası yakalım. sen yanarsan benimde kokuşmuşluğum yanar deyip hala tam kavrayamadığımız o gücün köpeği olalım. yanmayalım sayın okur yanmayalım. birkaç edebiyat yapıp geyiğe ulaştığımızda ben neler biliyorum tavrımızla ülkeyi kurtaralım. senin bildiğin şeyleri bende biliyorum tavrıyla göbeğini kaşıyanlar ordusunun neferleri olalım. YAPMA sayın okur ETME sayın okur. sırf bu süreçte yanlışlıkla yananları aklamak için bile cayır cayır olsak yeter.


HANİ bazı bayanların 20küsür salak 1 topun peşinden koşuyor diyorlar ya bu sıralar daha çok doğrular. hani güzel bir abi futbol sadece futbol değildir demiş ya... çok doğru. hani o güzel filmde geçen hayat, fena halde futbola benzer repliği var ya... o en doğrumuz. hani benim kafadaki insanlar spor iyidir deriz ya galiba bu doğru değil.


not 2= lütfen yazıyı okumadan önce taraftar oluşunuzu, taraf oluşunuzu bir kenara bırakın. sonra hak verin, vermeyin, küfür edin...
not 3= fenerbahçe başkanının veya başka birinin temiz olup olmadığını yargılamak bana düşmez. yazdıklarım şeylerde de düşmediği sabittir. ya iftiracı zihniyeti yakalım yada tutkunu olduğumuz renkleri yakalım. ama tuttuğu renkleri yakmaya cesareti olmayanların iftiracı zihniyeti de yakamayacaklarını bilelim. 'her yerimiz tütsün ama biz yanmayalım' cı olmayalım.


garanti SÜRÇ-İ LİSAN ETMİŞİMDİR. Gerçekten affedilmesi gereken bensem AFFOLA... 
 

not 4= hala küfür edip sayfayı kapatmadıysan sayın okur... şunu bil ki bu sefer o şekilde yada bu şekilde yanacağız. vicdanımın yanmasındansa renklerin yanmasını tercih ederim.

8 Temmuz 2011 Cuma

İHTİMALLERİ BİLE GÜZEL...

Deron Williams‘ın, Zaza’nın ve Kobe’nin Beşiktaş’a imza atma ihtimalleri var.



Evet bayanlar baylar günün spor manşeti tas tamam budur. Evet karabulut şike tepemizde ve ben o karamsar manşetlerden sıkılıp, tüm özetimi yukarıdaki transfer ihtimalinin harikuladeliğinde yapacağım.

Yukarıdaki şeyi, sadece ihtimal olan şeyi bir canlandıralım.

Deron Williams topu aldı ve hücumu şekillendiriyor. Kobe her zamanki gibi hücumda sorumluluk almaktan kaçınmıyor ve topu istiyor. Deron Williams topu daha müsait bir pozisyonda Kobe’ye vermek isterken ona savunma yapan gardını oyalıyor. Ve tam o zamanda Deron’un kafasındaki plan işlemeye geçiyor ve Zaza Kobe’ye muazzam bir perdeleme yapıp Kobe’nin oradan topsuz penetre ile boş şut atabileceği bölgeye koşmasını sağlıyor. Kobe o 3lük çizgisine geldiği an Deron oyaladığı savunmacısının kesemeyeceği zekilikteki pası Kobe’ye ulaştırıyor ve SAYI… Beşiktaş için sayı.



Bayanlar baylar uyanın. Türkiye ligindesiniz ve bu NBA zerafetini canlı canlı izleme ihtimaliniz var.

Ben bu rüyayı İVERSON geldiğinde de yaşamıştım. Hatta size yazmıştım. Hatta ve hatta başka ihtimal düşündüğümü de belirtmiştim.

Ben iverson’un nba’den teklif alamadığını duyunca keşke Yunanistan’a veya İtalya’ya gitse de izleme ihtimalimiz oluşsa demiştim nba’dan teklif almadığımı öğrendiğim anın şaşkınlığıyla.

Şimdi de yahu lockout var. Şu klas yıldızlar Yunanistan’a, İspanya’ya, Rusya’ya gitseler de izleme ihtimalimiz olsa dedim. Belki giderdik, belki onların takımlarıyla Avrupa kupalarından bir tanesinde karşılaşınca izlerdik. Ama Yunanistan’da ve İspanya’daki büyük ekonomik kriz onların süper-star getirme ihtimallerini azalttı. Gerçi İspanyol yıldızlar gelecektir, hatta sponsorlar oralara da gitsinler isteyecektir ama hala kriz çok büyük.

Elde kaldı Rusya ki oraya yıldız yağışını hala bekliyorum ve diğer elde ki biz. Biz 2 tane rüya gibi oyuncuya 1 tane de Fatih Solak’ın Gürcü asıllısına imza attırmak üzereyiz.
Ve inanıyorum ki bu lockout keşmekeşi nba oyuncularının Avrupa’ya gelme ihtimallerini gerçeğe dönüştürecek. Mehmet Okur, HEDO, Ersan, belki Semih, belki Ömer Türkiye’ye gelecekler. Enes de gelse keşke ama o gelmeyecek.

Şimdi aramızda Semih ve Ömer’e burun kıvıranlar olacaktır. Onlara  söylüyorum ŞAŞIRMAYIN…
Biz Ömer’i, Semih’i zaten izledik! Gelmese de olur demek büyük AHMAKLIKTIR çünkü ikisininde nba’da kalıcı olma ihtimalleri çok yüksek. Hedo gibi, Memo gibi… Semihli, Ömerli bir ligin kalitesi artar. Seyir zevki artar. Yeter ki sağlam gelsinler. Yeter ki sağlıklı gelsinler.

Amaaaa, şunu söylemek isterim ki aslında lockout Türkiye basketboluna, Avrupa basketboluna iyi gelmeyecektir. Çünkü buradaki basketbol sistemi ile NBA’daki basketbol mantalitesi + Pazarlaması matematiğinin sonucu olan sistem arasında çok farklılıklar var. İkisinin de kendine özgü stili ve taktikleri var. Ara sıra paylaşım yapıyorlar ama hala çok farklılar. Mesela nba alan savunmasını kabul etti, son saniyede 3lük atıp karşı takımın maçı uzatmaya götürmesi ihtimalini düşünüp faul yapmaya karar verdiler ki bundan 5 sene önce nba antrenörü bunu uygulamayı bile aklına getirmezdi çünkü yazılı olmayan basketbol kanunları vardır…(daha örnekler var) Mesela Avrupa Basketbolu da 4 periyot oynamaya geçti, 3lük çizgisinin ölçülerini büyüttü, maçlarda yapılan smaçlar daha estetik oldu… (daha örnekler var)

Bu yavaş yavaş olan birleşme zevkli, ağrısız ve doğru olandır. Ama NBA oyuncularının buraya akması ve sisteme dayalı basketten, kasıp kavuran şov basketboluna geçişi hızlandırmaları veya etkilenip ülkelerinde sete sadık oyundan çıkmamaları ihtimali, GLOBAL basketbola yaramaz.

Bunun etkisini ne zaman görürüz? Bu etkiyi görmek, NBA oyuncularını izleme zevkinden üstün müdür? Daha çok sorular var ama benim bu sorulara cevabım. BİLMİYORUM- HAYIR.

Gelsinler isterim. Gelsinler 1 sene kalsınlar bizi eğlendirsinler isterim. Kobe’yi canlı izlemek isterim İstanbul’un herhangi bir (gerçi adresleri belli ama=)) ) eğlence adresinde onu canlı görmek isterim. Abiler, ablalar, gençler… konuştuğumuz isimler DERON, KOBE… HEDO, MEMO…
Belki daha daha başkaları da…

Dün twitter’da kimleri izlemek istersiniz demiştim ki daha Kobe ismi çıkmamıştı ve anketten çıkan Kobe idi. Kobe’nim başımın üstünde yeri var ama oyum WADE-GRİFFİN kararsızlığında. Ve enteresandır bu ikili arasında kalanların sayısı yüksek. 

                                                            (belki onlar da gelir...)



İverson geldi de ne oldu? Zaten gelseler bile seneye belki 5 aya gidecekler! Gibi çemkirmeleri bir yana bırakıp kısacık olan şansımıza hayran olalım.