20 Kasım 2010 Cumartesi

BULLS-DENG-ROSE&WALL...

geciktiği için kusuruma bakmayın. yeni gördüm bahanesi çok klişe duruyor ama samimi. hatta twitter'dan geleni göreli 1 saat oldu olmadı.

BULLS-DENG-ROSE&WALL...


Bulls’un koç Tom’un kariyerine paralel bir savunma sertliğini tam oturtamadığı ortada. Ama ondan da bu kadar şipşaklık seviyesinde başarı beklemek ayıp olur. Ben kendisinden çok ümitliyim, savunma mantığına da bayılıyorum.  Gibson'un altyapıda oynar gibi kollarını aç komutunu dinlemesi bile büyük adımdır.



Koç Tom hücumdaki komutanı tabii ki Rose ama guard=komutan matematiğinden öte bir komutanlık. Yeri geliyor 30 şut kullanıyor. Yeri geliyor 15 asist yapıyor.
Sezonun ilk 2 maçında da fahiş derecede şut kullandı ve pek yararını görmediler. Hemen ertesinde ise Rose’nin 13-14-9 asistlik maçlarını izledik ve 2 mağlubiyet almalarına rağmen daha verimli olduklarını gördük.
Rose ne kadar besleyici olursa Deng’in verimi ve konsantrasyonu artıyor. Ve koç Tom komutanına güvendiği kadar Deng’e de güvendiğini her fırsatta belli ediyor. Deng bu güven motivasyonuyla kariyer ortalamasının üzerinde şut denemesi yapıyor. Oyunda bu kadar aktif kalınca ribaunt sayısı da arttı. Güveni yüksek Deng+ asist kollayan Rose formülü Deng’in sayı hanesine 40, Rose’nin asist hanesine 13 yazdırttı AMAAA Deng şuan NBA’ya adım attığı günden bu güne en kötü şut ortalamasıyla oynuyor ki bunun içinde 14/19 ile 40 sayı attığı maçta dahil. Çokta doğal olduğunu belirtmem gerekiyor çünkü üzerinde bin bir tane baskı var. Takas dedikodusu var. Koçun çok güvenmesi var. Eskisinden daha aktif ve sorumluluk sahibi olması var. Şut atmayı seven Boozer gelince pabuç pahalı olacak. Daha var dense de 2012 Londra Olimpiyatlarında ev sahipliği yapacak.

Açıkçası daha iyi bir Deng izleyeceğimden şüphem yok. Çünkü bu adamın potansiyelinin farkındayız. Koç Tom da farkında ve onu kısıtlayacağını sanmıyorum.



Gelelim yukarıda bahsi geçen komutan ve John Wall kıyaslamasına. Hatta daha önce Bulls-Wizards maçını neden Bulls kazandı? sorusuna. Söylemesi acı ama Wizards takım makım değil. Ama her maçı öncesi ne olacak merakımı alevleyen 2 adama sahipler. John Wall… Arenas… Biri çaylak diğeri daha sakatlık kaosundan kurtulamamışken daha beteri olan silah kaosuna giren adam.

Kıyaslamaya gelirsek ki gelmek için çok çok çok erken çünkü bir çok yıldız adayının lige iyi başlayıp ardından nasıl kaybolduğunu gördük. En yakın örnek olarak Gren Oden’ın drafta gelmeden önce kimlerle kıyaslandığını hatırlayalım. Daha versiyonlu örneği ise takım arkadaşı Arenas. Yinede kıyaslayacak olursak ikisi de takımlarında kumandan=guard denklemine sığmayacak vazifedeler. Rose için normal olanı bu Wall için mecburiyet diyebiliriz. Ama bu mecburiyette bu performansı sergileyip takım lideri olmak hiç kolay iş değil. İkisi de şartlarının doğrultusunda işlerini çok iyi yapıyorlar. 2si de hızlı. 2si de delici. 2si de orta mesafe şutlarına güveniyor. 2sinin de asist asist görüşü muazzam…



Görüldüğü gibi ben bu kıyas işini beceremiyorum. Belki bu ihaleye girmek istemiyorumdur belki de Wall’un üzerine kata kata gelişeceğini ima edip Rose’yi arka plana itmek istemiyorumdur. Çünkü Wall bu oyununun üzerine kata kata ilerlerse ben onu başka adamla kıyaslarım ki o adımın adı NBA tarihinde. Ama ben o işleri sevmem. Jordan ile Shaq ile Barkley ile kimseyi kıyaslamam.

Şunu söyleyebilirim ki Wall kariyerinin hiçbir noktasında Rose kadar kuvvetli bitirişleri sergileyeceğine inanmıyorum ama Wall şuan hiç güvenmediği 3lüklerini müthiş bir silaha dönüştürürse 15 yıl fanatiği oluruz.

2 yorum:

  1. Wall daha yolun başında ama Rose 3 senedir potansiyelini gösteriyor ve geriye gidecekmiş gibi görünmüyor...

    YanıtlaSil
  2. yarın ki maçları yazıcak mısın?

    YanıtlaSil